Modern yaşamın hızla akıp gittiği bir çağda, insanların doğaya yönelme arzusu her zamankinden daha güçlü. Şehirde geçen uzun ve yorucu haftaların ardından bir göl kenarında oturmak, ormanda yürümek ya da bir dağın zirvesine bakmak neden bu kadar iyileştirici hissettiriyor? Bilimsel veriler, felsefi yaklaşımlar ve kişisel gözlemler bir araya geldiğinde doğanın insan üzerindeki etkisinin çok katmanlı ve derin olduğunu görüyoruz. Bu yazıda, bedenimiz ve zihnimiz için neden doğaya ihtiyaç duyduğumuzu araştıracak, dünyanın en huzur verici doğa alanlarına değinecek ve doğaya çıktığımızda neler yapabileceğimizi detaylıca keşfedeceğiz.
İnsan türü, milyonlarca yıl boyunca doğanın tam ortasında evrimleşti. Ormanlarda, savanlarda, dağ eteklerinde ve nehir kıyılarında hayatta kalmaya çalıştı. Bu yüzden doğayla olan ilişki yalnızca duygusal değil; aynı zamanda biyolojik ve evrimsel bir temele dayanıyor. Şehirleşmeyle birlikte doğadan uzaklaşsak da, bedenimiz ve zihnimiz hâlâ doğayla senkronize olmaya programlı.
1984 yılında çevre psikoloğu Roger Ulrich’in yaptığı bir çalışmada, ameliyat sonrası iyileşen hastaların pencere manzarasında doğa görenlerin diğerlerine göre daha çabuk iyileştiği gösterilmiştir (Ulrich, 1984).
Doğa ile temas, kortizol seviyelerini düşürerek stresin azalmasına yardımcı olur. Özellikle ormanlar ve göl kenarları, doğanın sunduğu düşük uyarıcılı çevreler olarak zihinsel yorgunluğu azaltır. Japonya’da geliştirilen “Shinrin-yoku” (orman banyosu) uygulaması, sadece ormanda zaman geçirmenin dahi kalp atışını yavaşlattığını ve tansiyonu düşürdüğünü ortaya koymuştur.
Kapalı ortamlarda ve ekranlar karşısında uzun süre geçiren bireylerde dikkat dağınıklığı ve bilişsel yorgunluk kaçınılmazdır. Michigan Üniversitesi'nden Marc Berman’ın çalışmaları, doğada geçirilen 50 dakikalık bir yürüyüşün dikkat süresini ve yaratıcı düşünceyi artırdığını göstermiştir.
Doğada geçirilen zaman yalnızca ruhu değil bedeni de iyileştirir. Ormanlık arazide yürüyüş yapmak ya da dağda hafif bir tırmanış gerçekleştirmek, hem kardiyovasküler sistemimizi çalıştırır hem de kas-iskelet yapımıza katkı sağlar. Ayrıca doğada bulunmak bağışıklık sistemini destekleyen NK (Natural Killer) hücrelerinin artmasını sağlar (Li, 2009).
Plitvice Gölleri, Hırvatistan: Turkuaz suları ve çağlayan şelaleleriyle UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır.
Louise Gölü, Kanada: Rocky Dağları’nın eteğinde, göl ve dağ uyumu zihinsel bir sığınak yaratır.
Salda Gölü, Türkiye: Beyaz kumsalı ve mineral zenginliğiyle Türkiye'nin "dünya dışı" doğa harikalarından biridir.
Aokigahara Ormanı, Japonya: Fuji Dağı’nın eteklerinde yer alan bu orman, sessizliği ve yoğun bitki örtüsüyle “düşünme ormanı” olarak bilinir.
Black Forest, Almanya: Grimm Kardeşler’in masallarına ilham veren bu bölge, yürüyüş ve bisiklet için ideal.
Yedigöller Milli Parkı, Türkiye: Sonbaharda renk cümbüşüyle bir meditasyon alanına dönüşür.
Dolomitler, İtalya: Buzulların şekillendirdiği bu dağlar hem yaz hem kış terapidir.
Kaçkar Dağları, Türkiye: Zorlu patikaları ve sisli zirveleriyle ruhu hem zorlar hem besler.
Patagonya, Şili-Arjantin: Uçsuz bucaksız doğasıyla gerçek bir zihinsel detoks alanıdır.
Yalnızca yürüyerek bile doğanın ritmine katılabilirsiniz. Ayak seslerinizi, yaprakların hışırtısını duyun. Sessiz yürüyüşler zihinsel temizlenme sağlar.
Doğadayken düşünceler berraklaşır. Yanınıza küçük bir defter alın. Gördüğünüz manzaraları yazın, eskizler çizin. Bu eylem farkındalığı artırır.
Ağaç gölgesinde ya da bir kayanın üstünde sessizce oturup birkaç dakika boyunca sadece nefesinize odaklanın. Doğal sesler meditasyona eşlik eder.
Kuş gözlemi, makro bitki çekimleri ya da doğa günlüğü oluşturmak hem sanatsal hem terapötiktir.
Temiz göl veya akarsu kenarlarında yapılan kısa yüzme seansları, kan dolaşımını hızlandırır, zihni açar. Kuzey Avrupa’da yaygın olan "cold plunge" uygulamaları, bu konuda ilham vericidir.
Doğadan faydalanmak kadar onu korumak da sağaltıcı bir davranıştır. Gittiğiniz alanlarda çöp bırakmamak, sessiz kalmak, hayvanları rahatsız etmemek ve sürdürülebilir pratikler edinmek doğayla kurduğunuz ilişkiyi derinleştirir.
İçinden geçtiğimiz stresli, hız ve tüketim odaklı çağda doğa, insana ait olmanın en saf halini yeniden hatırlatır. Gölde yansıyan gökyüzü, ormanda duyulan kuş sesi ya da dağın zirvesindeki rüzgar, yalnızca duyularımıza değil, bilincimize de iyi gelir. Doğa, belki de bize kim olduğumuzu yeniden hatırlatan tek ayna.
Ulrich, R. S. (1984). View through a window may influence recovery from surgery. Science.
Berman, M. G., et al. (2008). The Cognitive Benefits of Interacting With Nature. Psychological Science.
Li, Q. (2009). Effect of forest bathing trips on human immune function. Environmental Health and Preventive Medicine.
Kaplan, R. & Kaplan, S. (1989). The Experience of Nature: A Psychological Perspective. Cambridge University Press.
Louv, R. (2005). Last Child in the Woods: Saving Our Children from Nature-Deficit Disorder. Algonquin Books.
https://www.nature.com
https://www.ncbi.nlm.nih.gov
https://www.nationalgeographic.com