Müziğin en temel ve en güçlü enstrümanı aslında insan sesidir. Ancak yüzyıllar boyunca müzisyenler ve dinleyiciler, “hangi enstrüman sese en çok benziyor?” sorusunun peşine düşmüştür. Çünkü insan sesinin doğal titreşimi, duygusal yoğunluğu ve ifade gücü, hiçbir çalgıyla kolayca yakalanamaz. Buna rağmen bazı enstrümanlar, sesin özelliklerini taklit etmede oldukça başarılıdır.
Müzikologlar ve dinleyiciler arasında en çok adı geçen aday viyolonseldir. Orta ve kalın ses aralıklarında, insanın konuşma ve şarkı söyleme frekansına çok yakın bir tınıya sahiptir. Vibrato tekniğiyle şarkı söyleyen bir sesin dalgalanmalarını neredeyse birebir yansıtabilir. Bu yüzden birçok kişi viyolonseli insan sesine en yakın enstrüman olarak görür.
Keman, özellikle soprano ya da alto seslerle benzerlik gösterir. Uzun yaylarla elde edilen kesintisiz tonlar, bir insanın nefesini uzatmasına benzer bir his yaratır. Obua ise nefesli bir çalgı olarak dramatik ve hüzünlü bir ton taşır; bu yönüyle sesin içsel duygusunu en iyi yansıtan enstrümanlardan biridir.
yüzyılda öne çıkan saksafon, caz müziğin vokallerine eşlik ederken insan sesine benzer bir ifade zenginliğiyle dikkat çeker. Nefesin iniş çıkışlarını, vibratoyu ve duygusal tonu kolayca aktarabilir.
Kayıtlarda vokale en sık eşlik eden enstrümanlar piyano, gitar ve yaylılardır. Piyano vokalin duygusunu geniş bir armonik zeminle desteklerken, gitar doğallığı korur. Yaylılar ise özellikle duygusal yoğunluğu artırmak için kullanılır. Nefesli çalgılar da soluk alış verişleriyle vokalin dramatik yanını pekiştirir.
İnsan sesine en yakın enstrümanı seçmek kesin bir yanıtı olmayan bir sorudur. Ancak viyolonsel, keman, obua ve saksafon bu konuda öne çıkan çalgılar arasında yer alır. Ortak noktaları ise sesin titreşimini, nefesin doğal akışını ve duygusal yoğunluğunu aktarabilmeleridir. Kısacası, insan sesi müziğin merkezinde kalmaya devam eder; enstrümanlar ise onun yankısı ve tamamlayıcısıdır.